Kendine bakmaktan korkuyorsun, Küçük Adam; sana vereceklerini vaat
ettikleri yetkiden korktuğun gibi korkuyorsun. Bu yetkiyi nasıl
kullanacağını bilemezsin. Başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye
cesaret edemiyorsun: Koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler
uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında
sevmek yerine açık açık sevebilme düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda.
Kendini küçümsüyorsun, Küçük Adam. "Ben kim oluyorum da kendi görüşüm
olacakmış, kendi yaşamımı kendim saptayacak ve dünyanın benim olduğunu
açıklayacakmışım," diyorsun.
Kendisinde var olan düşünceye değil, kendi aklına gelmeyen düşünceye
hayrandır. En az anladığı şeylere en çok inanır ve kolayca anladığı
fikirlerin doğru olduğunu kabul etmez. Bir şeyi ne denli az anlarsan, o denli çok saygı gösteriyor, onun karşısında boyun eğiyorsun. Damları samanla örtülü, duvarları tezekle sıvalı pis evlerde yaşamayı sürdürürsün. Ama kültür sarayınla övünmektesin küçük adam. Size kişisel özgürlük değil ulusal özgürlük vaat ediyorlar. Size özgüven değil, devlete saygı, kişisel büyüklük değil, ulusal büyüklük vaat ediyorlar. Sana göre, "kişisel özgürlük" ve "kişsiel büyüklük", soyut birer kavramdan başka bir şey değildir; - ulusal özgürlük ve devletin çıkarları sözcükleriyse, seni zevkten dört köşe etmekte; bu yüzden hemen bu sözcüklere sarılıyorsun.
Doğal ve bozulmamış birey, bütün insanların doğal olduğuna inanır ve ona göre davranır. Vebalı bireyse, bütün insanların yalan söylediğine, çalıp çırptığına, başkalarını dolandırdığına ve üstünlüğü ele geçirme çabası içinde çırpındığına inanır.
Seni küçük gören kimseye saygı duyuyor kendini küçük görüyorsun; bu yüzden kendi öz duygularına güvenemezsin işte.
Kitlenin bir parçası haline gelen bireyde bulunan çoşkusal vebanın mikroplarına karşı yalnızca tek bir panzehir vardır: bireyini kendi içinde bulunan "yaşamı temsil eden şey"in canlılığını duyması. Bu "yaşamı temsil eden şey", güç elde etmeyi değil, gücün insan yaşamında oynaması gereken rolü üstlenmesini ister. insan yaşamı, sevgi, çalışma ve bilgiden oluşan üç temel direk üzerine kurulmuştur
Senin "tanrı" dediğin şeyin gerçekte varoldığını biliyorum, ama senin düşündüğün gibi değil: Tanrıyı, evrendeki ilk acunsal enerji olarak, senin gövdendeki sevgi, yüreğindeki içtenlik olarak, içindeki ve çevrendeki doğayı benliğinde duyabilmek olarak görüyorum ben. Senden başka hiç kimse senin kurtarıcın olamaz!