Bana öyle geliyor ki biz çocuk kalmış bir milletiz ve daha olayları
ve dünyayı, mucizelere bağlı “myth”lere bağlı bir şekilde yorumluyoruz
en ciddi biçimde bir biçimde. Aklı başında bir Batılının gülerek
karşılayacağı ve bize ölesiye ciddi gelen bir şekilde.- Bir başka nokta
daha: Öyle bir yarım yamalaklığımız var ki, bizim dramımız, trajedimiz,
akıl almaz bir biçimde gelişiyor. Ayrıca, bir trajedinin içinde
olduğumuzun farkında bile değiliz. Çok güzel yaşayıp gittiğimizi
sanıyoruz. İktidardaki adamlar da, bu sanıyı bütün millet adına dile
getiriyorlar. Birkaç aydın dışında bunu anlayan yok gibi. O aydınlar da,
sosyal bir takım sözler ediyorlar. Piskolojik yönü boş kalıyor bu
meselenin.
İnsanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, “muhalefet
yapmak” olduğunu sanıyor bir bakıma. Aslında bir yanlış anlama olduğu
halde, anlaşıp gidiyorlar. Bir “mış gibi yapmak” tutturmuşlar; arabalar
yürüyor ya, ekmek yapılıyor ya, iyi kötü suyumuz geliyor ya.. mesele
yok. Bir taklit yapıyoruz ve Batı’ya bile kabul ettirdiğimiz anlar
oluyor. (Bir futbol maçında yeniveriyoruz onları) Ya çocuksu gururumuz!
Beğenilmezsek hemen alınıyoruz. Batılılara iftiralar ederek kendimizi
temize çıkarmak için didiniyoruz. İyi aile çocukları arasında, onlara
çamur atan mahalle çocuğu gibiyiz…